Ekonomik Ortam

2023, küresel ekonomi için zorlayıcı bir yıl olmuştur.

2023 yılında küresel ekonomik toparlanmayı yavaşlatan bir dizi risk faktörü gündeme gelmiştir. Rusya-Ukrayna arasında süregelen savaşın yanı sıra Orta Doğu’da ve Asya’da jeopolitik riskler ve bölgesel gerilimler artarak küresel ticareti baskılamıştır.

ABD-Çin arasındaki ticaret savaşı devam etmiş ve küresel ticarette korumacı ticaret politikaları ön plana çıkmaya başlamıştır. Küresel ticaret, pandemi sonrasında birikmiş talebin etkisiyle hızlı bir artış eğilimi gösterse de söz konusu eğilim 2023 yılında ivme kaybetmiştir.

Pandemi döneminde oluşan tedarik zinciri sıkıntıları görece giderilmekle beraber lojistik maliyetleri 2023 yılında da sorun oluşturmaya devam etmiştir.

2023 yılında, küresel enflasyondaki artışa karşı koymak için birçok merkez bankasının sıkı duruşunu koruması, para ve sermaye piyasalarında dalgalanmalara yol açmıştır. Birçok ülkede enflasyon göstergelerinde iyileşme kaydedilmiş, ancak enflasyon, uzun dönem ortalamalarının ve merkez bankaları hedeflerinin üzerinde seyretmeyi sürdürmüştür.

Küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin etkilerinin daha fazla hissedildiği 2023 yılında tarımsal üretim kuraklık, sel ve aşırı hava olayları gibi iklim felaketlerinden zarar görmeye devam etmiş, bu nedenle gıda fiyatlarında yüksek seviyeler oluşmuştur.

Türkiye’de ekonomik aktivite güçlü seyrini sürdürmüştür.

2023 yılında Türkiye ekonomisi; küresel ekonomideki yavaşlama, ana ihracat pazarlarındaki zayıflama ve ülkemizde Şubat ayında meydana gelen büyük depremler gibi birçok olumsuz gelişmenin etkisi altında kalmıştır. Söz konusu etkenlere rağmen Türkiye’de ekonomik aktivite iç talebin desteğiyle güçlü seyrini sürdürmüştür.

Yılın ikinci yarısında, enflasyonla mücadele konusunda etkin ve kararlı adımlar atılmış, para politikasının yanında maliye politikası ve yapısal reformlar ile finansal istikrarın güçlendirilmesine yönelik çalışmalar yürütülmüştür.

Bu çalışmalar sonrasında ticari kredilerde büyüme gözlenirken, ihracat ve yatırım kredilerinin payının artmasıyla ticari kredi kompozisyonu iyileşmeye başlamıştır.

Mayıs ayında yapılan genel seçimden sonra uygulamaya alınan makro ekonomik politikalar, dezenflasyon sürecini başlatmıştır. İhracatı ve üretimi önceliklendirecek seçici kredi uygulamaları ile cari açıkta yaşanan daralma sonucunda oluşan pozitif ortamla birlikte Türkiye CDS primi 300 puanın altına kadar gerilemiş ve olumlu bir yatırım ortamı oluşmuştur.