Yönetim Kurulu Başkanı'nın Mesajı

DÜNYA TİCARETİNDE YAŞANAN ZORLU KOŞULLARA RAĞMEN TÜRKİYE, 2021 YILINDA YAKALADIĞI İVMEYİ DEVAM ETTİREREK İHRACATTA REKOR KIRMIŞTIR. BU GELİŞMELER, ÜLKEMİZİN ÖZELLİKLE DIŞ TİCARETTE CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINA DOĞRU EKONOMİ POLİTİKALARI İLE GİRDİĞİNİ GÖSTERMEKTEDİR.

2022 yılı, dünya ekonomisinin birden fazla krizle mücadele etmek zorunda kaldığı bir yıl oldu. Yılın başında, küresel tedarik zincirlerinin aksamasıyla oluşan arz sıkıntıları ve ertelenen enerji yatırımları sebebiyle petrol fiyatlarının artması küresel enflasyonu yukarıya taşımış, enflasyonun geçici olmadığı anlaşılınca global Merkez Bankaları hızlı bir şekilde sıkılaştırıcı para politikalarını uygulamaya başlamıştır.

Rusya-Ukrayna savaşı ile özellikle Avrupa’da başta doğal gaz fiyatları olmak üzere enerji fiyatlarında büyük bir artış yaşanmıştır. Yapılan araştırmalar yaşanan enerji krizinin 1973 petrol krizindeki kadar ağır bir faturası olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca tahıl ambarı olarak sayılan Ukrayna’nın tahıl ihracatı yapamaması ve küresel iklim krizinin birikimli etkileri gıda fiyatlarında hızlı bir artışa neden olmuştur. Çin’in sıfır covid politikasındaki ısrarı küresel arz zinciri üzerindeki baskıların hafiflemesini engellemiştir. Tüm bu gelişmeler küresel enflasyonun hızla artmasına neden olmuştur. Gelişmiş ülkelerdeki enflasyon 1980’li yıllardan bu yana en yüksek seviyelere ulaşmıştır. Enflasyonu kontrol altına almak isteyen merkez bankaları son 45 yılın en hızlı faiz artışını yapmak zorunda kalmıştır. ABD’nin 10 yıllık tahvil faizlerinin 1982’den bu yana süren düşen trendi kırması finansal sıkılaşmanın boyutunu ortaya koymaktadır.

2022 yılında küresel ekonomide yaşanan çoklu krizler 2023 yılı için resesyon tartışmalarını da beraberinde getirdi. Dünya Bankası 2023 küresel büyüme tahminini %3’ten %1,7’ye indirmiştir. Bu oran 2009 ve 2020 yılları hariç bakıldığında son 50 yıldaki en düşük büyüme oranı olarak karşımıza çıkmaktadır. 2023 yılında gelişmiş ülkelerde bir yandan yumuşak iniş senaryolarını gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği, enflasyonun kontrol altına alınıp kontrol edilebilir seviyelere indirilmesi tartışma konusu olmaktadır. Global enflasyonun ekonomilerin resesyona girmeden kontrol altına alınması buna bağlı olarak para politikalarında kısmi gevşemenin olması en olumlu sonuç olarak değerlendirilmektedir.

Diğer yandan, gelişmiş ülkelerin aksine birçok gelişmekte olan ülkenin resesyona gireceği tahmin edilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerdeki toplam borcun son 50 yılın en yüksek seviyesinde olması bu ülkeler için maliye politikasındaki manevra alanlarını daraltmaktadır. Küresel finansal koşulların sıkılaşması ve maliye politikalarında esnekliğin olmaması uluslararası fonların evlerine geri dönmelerine neden olmaktadır. Bu sebeple, gelişmekte olan ülkelerdeki yatırımların 2024 yılına kadar sadece %3,5 oranında artıracağı tahmin edilmektedir. Yatırım oranlarındaki bu artış son 20 yıldaki artışın yarısına denk gelmektedir. Böylesine düşük bir yatırım artışının gelişmekte olan ülkelerde mevcut sermaye stoğunu eriteceği, potansiyel GSYH’yı, ortalama geliri ve alım gücünü düşüreceği tahmin edilmektedir. Oluşan bu senaryoda 2023 ve 2024 yıllarında gelişmekte olan ekonomilerde kişi başına GSYH’nın yalnızca %2,8 oranında artması öngörülmektedir.

Gelişmekte olan ülkeler açısından para ve maliye politikalarındaki kısıtlı alana karşılık çıkış yolu olarak dış ticaret hacimlerini artırmaya yönelik politikalar ön plana çıkmaktadır. Lojistik maliyetlerinin gerilemesi ile küresel tedarik zinciri üzerindeki baskılar hafiflese de stok seviyesi pandemi öncesi döneme göre düşük seyretmektedir. 2022 yılının ikinci yarısında küresel ticarette yaşanan ivme kaybının 2023 yılında da devam etmesi beklenmektedir. Dünya Ticaret Örgütü 2023 yılında küresel ticaret büyümesine yönelik tahminini %1 gibi oldukça düşük bir oran olarak belirtmiştir. Bu konjonktürde gelişmekte olan ülkelerin dış ticarette rekabet güçlerini artıracağı politikalar izlemesi önemli görülmektedir. Ayrıca, 2022 yılında yaşanan gelişmeler enerji ve tedarik güvenliği konularını ön plana çıkarırken, önümüzdeki dönemde alternatif enerji kaynaklarına yönelik yatırımların artacağı ve bölgesel tedarik zincirleri trendinin devam edeceği öngörülmektedir.

Dünya ticaretinde yaşanan zorlu koşullara rağmen Türkiye, 2021 yılında yakaladığı ivmeyi devam ettirerek ihracatta rekor kırmıştır. Bu gelişmeler, Ülkemizin özellikle dış ticarette Cumhuriyetimizin 100. yılına doğru ekonomi politikaları ile girdiğini göstermektedir. Türkiye’nin resmi ihracat destek kuruluşu olan Türk Eximbank 2022 yılında Ülkemiz ihracatına, 19,6 milyar ABD doları kredi ve 25,3 milyar ABD doları sigorta/reasürans olmak üzere toplam 45 milyar ABD doları destek sağlamıştır. Ülkemizin artan ihracatı doğrultusunda, Bankamızın 2023 toplam destek hacmini 50 milyar ABD doları seviyesine taşımayı hedeflemekteyiz.

 

Murat ZAMAN

Yönetim Kurulu Başkanı